22 Mayıs 2019 Çarşamba

Hastane Doğum Kayıtlarına Dayanmayan Yaş Değişikliklerinin Askerlik İşlemlerinde Dikkate Alınmamasının Anayasa’ya Aykırı Olduğuna İlişkin İtirazın Reddi


ANAYASA MAHKEMESİ
Esas Numarası: 2019/3
Karar Numarası: 2019/12
Karar Tarihi: 14.03.2019
Resmi Gazete Sayısı: 30740
Resmi Gazete Tarihi: 09.04.2019

1111 SAYILI ASKERLİK KANUNU’NUN 81. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ BİRİNCİ CÜMLESİNDE YER ALAN "...RESMİ HASTANE DOĞUM KAYITLARI ESAS ALINARAK...” İBARESİNİN İPTALİ İSTEMİ
1111k/81
6318kd/15

ÖZETİ: 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 22/5/2012 tarihli ve 6318 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle değiştirilen 81. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak... ” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİ Hakkında.

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Muğla 2. İdare Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 22/5/2012 tarihli ve 6318 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle değiştirilen 81. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak...” ibaresinin Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Mahkeme kararıyla yapılan yaş değişikliği sonrasında bedelli askerlikten yararlandırılması talebiyle yapılan başvurunun yaş değişikliğinin doğum belgesine dayanmadığı gerekçesiyle reddi işlemine karşı açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 81. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri (mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç) askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz. Ancak; yoklamaları sırasında aile kütüğünde yazılı yaşları ile görünümleri uyumlu olmayanlardan kayden yaş düzeltmelerine engel bulunmayanların yaşlarının düzeltilmesi için askerlik şubesi başkanı tarafından Cumhuriyet savcısına müracaat olunur ve yargılama sonucuna göre askerlikleri yaptırılır. ”

II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Haşan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 17/1/2019 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ergin ERGÜL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralda askerlik çağına girdikten sonra resmî hastane kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç olmak üzere yaş değişikliklerinin askerlik işlemlerinde dikkate alınmamasının öngörüldüğü, hukuk devleti ilkesinin yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymasını gerekli kıldığı, kural ile askerlik çağma girdikten sonra mahkemece yaş düzeltmesi yapılan yükümlüler arasında ayrım yapıldığı, resmî hastane doğum kaydı dışındaki delillere göre verilen kararlar yönünden mahkeme kararının bağlayıcılığı kuralına istisna getirilmesinin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. 1111 sayılı Kanun’un 81. maddesinin birinci fıkrasında, askerlik çağma girdikten sonra yapılan yaş değişikliklerinin (mahkemece resmî hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç) askerlik işlemlerinde dikkate alınmayacağı öngörülmekte olup itiraz konusu kural, fıkrada yer alan “...resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak... ” ibaresidir.
5. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçman, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir.
6. Anayasa’nın 72. maddesinde, vatan hizmeti olarak nitelenen askerliğin her Türk vatandaşının hakkı ve ödevi olduğu belirtildikten sonra bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceğinin veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği ifade edilmiştir. Bu yetkiye dayanılarak çıkarılan 1111 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle askerlik hizmeti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her erkeğe mecburi kılınmıştır.
7. Kanun koyucunun askerlik politikasını belirlerken ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeyi yaparken askerlik hizmetlerinin gerekliliklerini dikkate alarak askerlik çağı düzenlemesini nesnel esaslara bağlaması doğaldır. Aynı şekilde bu konuda kanun ile getirilen sistemin nesnel ve sağlıklı şekilde işlemesi bakımından Anayasa çerçevesinde özel hükümler öngörülmesi de kanun koyucunun yetkisi dâhilindedir.
8. Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı; aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, kişilere ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez (AYM, E.2013/160, K.2014/117,3/7/2014).
9. Askerlik çağma girdikten sonra yapılan ve resmî hastane kaydına dayanmayan yaş düzeltmelerinin askerlik işlemlerinde dikkate alınmamasını öngören itiraz konusu kuralın, vatan hizmetine ilişkin düzenin aksaklıklara yol açmadan nesnel ve sağlıklı şekilde sürdürülmesi amacına yönelik olduğu ve kamu yararı amacıyla getirildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan kuralda öngörülen ayrım objektif bir ölçüte dayanmakta olup yaş değişikliği sebebi farklı olan kişilerin aynı hukuki konumda oldukları söylenemez.
10. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği, bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu maddede öngörülen mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ilkesi, kanun koyucunun Anayasa’ya uygun olması koşuluyla genel düzenleme yapma yetkisini ortadan kaldırmaz.
11. İtiraz konusu kuralda mahkeme kararının geçersiz kılınmasına yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargı kararı hukuksal olarak değerini ve geçerliliğini korumakta, kanun koyucu tarafından yalnızca askerlik çağma girdiği tarihten sonra yapılan yaş değişikliklerinin askerlik işlemlerine etkileri bakımından özel bir düzenleme öngörülmektedir. Askerlik çağma gelmeden önce resmî hastane doğum kaydı dışındaki delillere dayanılarak yapılan yaş değişiklikleri de dâhil olmak üzere tüm yaş değişikliği kararlarının askerlik işlemlerinde dikkate alınması da bu hususu teyit etmektedir.
12. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2., 10. ve 138. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 5. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.

IV. HÜKÜM
21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 22/5/2012 tarihli ve 6318 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle değiştirilen 81. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak... ” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 14/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.



13 Mayıs 2019 Pazartesi

İŞÇİNİN DENETİMLİ SERBESTLİK HÜKMÜNÜ SAKLAMASI İŞVERENİN HAKLI NEDENLE FESHEDİLİR.


       İşçinin başvuru formunu doldururken herhangi bir suçtan dolayı yargılandınız mı, hakkınızda verilmiş bulunan mahkumiyet hükmü (ertelenmiş, paraya çevrilmiş, hükmün açıklanmasının geri bırakılması da dahil) veya halen devam eden ceza davası bulunup bulunmadığı sorularına hayır cevabı verdiği, ancak işçi hakkında ... kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süreyle tedavili denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar verildiği anlaşılması.

YARGITAY 22. Hukuk Dairesi
2017/45295 E.
2018/3148 K.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ   

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 09/04/2012 yılında ... Elektrik San. Ve Tic. Aş. de işe başladığını, davacı işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin haksız feshedildiği 29/12/2016 tarihine kadar davalı şirket ve davalı şirket bünyesindeki şirketlerde çalışmaya devam ettidiğini, iş akdinin haksız feshedildiğini bu nedenle davacının işine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak şüphesiyle soruşturma geçirdiğinin tespit edildiğinin ve kamu davasının ertelenmesine dair kararın bulunmasına rağmen davacının yanlış beyanda bulunarak işvereni yanıltması gerekçesiyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin esasında ahlak ve iyi niyet kuralları geçerlidir. Davacı en son imzaladığı iş sözleşmesi sırasında doldurulan formda 2015 yılında uyuşturucu kullanma suçundan yakalanıp hakkında soruşturma ve daha sonra kovuşturmaya dönüşüp hükmün açıklanıp ertelenmesi karar verildiği halde bu hususu işverenden gizleyerek işe başvuruda gerekli vasıf ve şartları değerlendirilmesi sırasında bu hususun saklanılması İş Kanununda işverene haklı fesih hakkı tanıyan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerden olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalı işverence yapılan feshin haklı ve geçerli nedene dayandığı düşünülerek işe iade davasının reddine karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu: 
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, Somut uyuşmazlıkta dosya içerisindeki belge içerikleri ile, davacının 10/03/2015 tarihinde gerçekleştirdiği ileri sürülen" kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak " suçuna ilişkin, ... C.Başsavcılığının 2015/95102 Soruşturma nolu dosyası üzerinden 07/07/2015 tarihinde TCK 'nun 191/2 ve CMK'nın 171/" maddeleri gereğince " kamu davasının açılmasının ertelenmesine" karar verildiği sabittir .Davacı her ne kadar, işveren tarafından düzenlenmesi istenilen 11/08/2016 tarihli Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Kaydı Formunda yer alan "Hakkınızda verilmiş mahkumiyet hükmü ( ertelenmiş, paraya çevrilmiş , hükmün açıklanmasının geriye bırakılması dahil )veya devam eden ceza davası var mı " ve "herhangi bir suçtan yargılandınız mı ?" sorularına hayır cevabı vermiş ise de, işverene ait işyerinde 27.03.2013 tarihinde çalışmaya başladığı, ilgili formun ise taraflar arasındaki iş sözleşmesi devam ederken düzenlendiği anlaşılmaktadır . Öte yandan ilgili formda yer alan sorular ile davacı hakkında verilmiş bir mahkumiyet hükmü veya yargılama bulunup bulunmadığı öğrenilmek istenmiştir. Yukarıda tarih ve numarası belirtilen " kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı niteliği itibari ile mahkumiyet hükmü değildir .Anılan suça ilişkin davacı hakkında ceza davası açılmamıştır. 4857Sayılı Kanunun 25/II-a bendi koşulları oluşmadığından işveren tarafından gerçekleştirilen feshin haklı nedene dayandığı yönündeki mahkeme kabulü isabetsizdir gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:
İş sözleşmesinin, işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.
Bu bendin (a) alt bendinde, iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından bir için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvreni yanıltması işverene fesih imkânı tanımaktadır.

Dosya içeriğinden, davacının davalı işyerinde teknisyen olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından iş akdinin " tarafınıza ait güvenlik soruşturması sonucunda yukarıdaki bilgilerin doğru olduğunu bildiririm beyanı ile imza altına aldığınız güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması formunun 6. maddesinde herhangi bir suçtan yargılandınız mı sorusuna hayır, hakkınızda verilmiş mahkumiyet hükmü veya halen devam eden ceza davası bulunup bulunmadığı sorusuna yok, herhangi bir konuda soruşturma geçirdiniz mi sorusuna hayır, herhangi bir suçtan yargılandınız mı sorusunda hayır şeklinde cevap verdiğiniz halde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan soruşturma geçirdiğiniz kaydına rastlanılmıştır.

İş Kanunun 25/II-a maddesi gereğince iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek iş vereni yanıltması haklı nedenle derhal fesih sebebidir." gerekçesi ile 29.12.2016 tarihinde feshedildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda, davacının davalı işyerinde iş sözleşmesinin yenilenmesi sırasında 11.08.2016 tarihli başvuru formunu doldururken herhangi bir suçtan dolayı yargılandınız mı, hakkınızda verilmiş bulunan mahkumiyet hükmü (ertelenmiş, paraya çevrilmiş, hükmün açıklanmasının geri bırakılması da dahil) veya halen devam eden ceza davası bulunup bulunmadığı sorularına hayır cevabı verdiği, ancak davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07.07.2015 tarih 2015/95102 soruşturma, 2015/3036 sayılı kararı ile kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süreyle tedavili denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından doldurulan formda hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını işverenden gizleyerek ahlak ve iyiniyet kurallarına uygun davranmadığı ve işverenin feshinin haklı olduğu anlaşılmış olup davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. Maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Hüküm: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2017/3780esas, 2017/2822 sayılı kararı ile ... 35. İş Mahkemesinin 2017/57 esas, 2017/354 sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalılar tarafından yapılan 48,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2018 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

2 Mayıs 2019 Perşembe

KONKORDATO MÜHLETİ İÇİNDE BORÇLU ALEYHİNE TAKİP YASAĞI - İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ

      İtiraz Eden Borçlu Şirket Tarafından Konkordato İstemli Dava Açıldığı ve Talebin Kabul Edildiği/İİK. Md. 257 ve 294/1 Birlikte Değerlendirildiğinde Borçlu Şirket Hakkında Konkordato Geçici veya Kesin Mühletinin Verilmesinin İhtiyati Haciz Kararı Verilmesine Engel Olmadığı - Yasa Hükmünün İhtiyati Haciz Kararının Verilmesini Değil Ancak Uygulanmasını Engellediği/İtiraz Eden Borçlu Şirketin İhtiyati Hacze İtirazının Reddine Karar Verilmesinin İsabetsizli Olduğu

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. CEZA DAİRESİ
E. 2019/150
K. 2019/129
T. 31.1.2019

* İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ ( İtiraz Eden Borçlu Şirket TarafındanKonkordato İstemli Dava Açıldığı ve Talebin Kabul Edildiği/İİK. Md. 257 ve 294/1 Birlikte Değerlendirildiğinde Borçlu Şirket Hakkında Konkordato Geçici veya Kesin Mühletinin Verilmesinin İhtiyati Haciz Kararı Verilmesine Engel Olmadığı - Yasa Hükmünün İhtiyati Haciz Kararının Verilmesini Değil Ancak Uygulanmasını Engellediği/İtiraz Eden Borçlu Şirketin İhtiyati Hacze İtirazının Reddine Karar Verilmesinin İsabetsizli Olduğu )

* HAKKINDA KONKORDATO GEÇİCİ VEYA KESİN MÜHLET VERİLEN ŞİRKET HAKKINDA İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLMESİ ( İİK. 294/1 Md.si Hükmünün İhtiyati Haciz Kararının Verilmesini Değil Ancak Uygulanmasını Engellediği/İlk Derece Mahkemesince İtiraz Eden Borçlu Şirketin İhtiyati Hacze Vaki İtirazının Reddine Karar Verilmesinin Doğru Görüldüğü )

* KONKORDATO MÜHLETİ İÇİNDE BORÇLU ALEYHİNE TAKİP YASAĞI ( İhtiyadi Haciz Kararına İtiraz - İtiraz Eden Borçlu Şirket Tarafından Konkordato İstemli Dava Açıldığı ve Talebin Kabul Edildiği/İİK. Md. 257 ve 294/1 Birlikte Değerlendirildiğinde Borçlu Şirket Hakkında Konkordato Geçici veya Kesin Mühletinin Verilmesinin İhtiyati Haciz Kararı Verilmesine EngelOlmadığı Yasa Hükmünün İhtiyati Haciz Kararının Verilmesini Değil Ancak Uygulanmasını Engellediği )
2004/m.257,294/1

ÖZET : Talep, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir. İhtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar, alacağın muaccel olması ve alacakla ilgili rehnin bulunmamasıdır. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir. Somut olayda; itiraz eden borçlu şirketin keşide ettiği talebe konu çekin süresi içinde alacaklı hamil tarafından bankaya ibraz edildiği ve karşılığının bulunmadığından ödeme yapılmadığı ihtilafsızdır. İtiraz eden borçlu şirket tarafından 07.08.2018 tarihinde konkordato istemli davanın açıldığı ve talebin kabul edildiği görülmüştür. İİK'nın 294/1. maddesinde; "Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez." şeklinde hüküm yer almaktadır. Asıl borçlu şirket hakkında konkordato geçici veya kesin mühletinin verilmesi, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Yasa hükmü, ihtiyati haciz kararının verilmesini değil, uygulanmasını engellemektedir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince itiraz eden borçlu şirketin ihtiyati hacze vaki itirazının reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.

DAVA: Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR: İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkilinin borçlular tarafından keşide edilen 19.09.2018 tarihli 100.000 TL bedelli çekin süresi içinde bankaya ibrazında sunulduğunu ve fakat karşılığının bulunmadığını ileri sürerek 100.000,00 TL alacağın tahsili için borçlular hakkında ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, ilk derece mahkemesince talep kabul edilmiştir.Borçlu-itiraz eden ... Madencilik Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin konkordato talebinin kabul edildiğini, buna göre, konkordato sürecinde olan müvekkili hakkında takip yapılamayacağını, ihtiyati hacze hükmedilemeyeceğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, konkordato için geçici mühlet verilmesinin ihtiyati hacze engel teşkil etmediği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden borçlu ... Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İtiraz eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebinde bulunan şirketin konkordato sürecinde olan borçluya takip yapamayacağını, alacakları için ihtiyati haciz isteminde bulunamayacağının izahtan vareste olduğunu, çek ibraz edildiğinde muaccel hale gelen bir kıymetli evrak ise de konkordato sürecindeki müvekkili açısından çekin askıda kaldığını, muaccel hale gelemediğini, dolayısıyla yasa gereği muaccel hale gelememiş bir çek alacağında temerrütten bahsetmenin ve mevcut olmayan temerrüde dayanarak ihtiyati haciz talebinde bulunmanın mümkün olmadığını, müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı verilse dahi bu kararın uygulanabilirliği bulunmadığını, söz konusu kararın icra edilebilirliği bulunmadığından hukuki yararın olmadığı sonucunu doğurduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Talep, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir.İhtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar, alacağın muaccel olması ve alacakla ilgili rehnin bulunmamasıdır. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir.Somut olayda; itiraz eden borçlu şirketin keşide ettiği talebe konu çekin süresi içinde alacaklı hamil tarafından bankaya ibraz edildiği ve karşılığının bulunmadığından ödeme yapılmadığı ihtilafsızdır.Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/581 Esas sayılı dosyasında itiraz eden borçlu şirket tarafından 07.08.2018 tarihinde konkordato istemli davanın açıldığı ve talebin kabul edildiği görülmüştür.İİK'nın 294/1. maddesinde; "Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez." şeklinde hüküm yer almaktadır.O halde, yukarıdaki yasa hükmü ve asıl borçlu şirket hakkında konkordato geçici veya kesin mühletinin verilmesi, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Yasa hükmü, ihtiyati haciz kararının verilmesini değil, uygulanmasını engellemektedir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince itiraz eden borçlu şirketin ihtiyati hacze vaki itirazının reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

SONUÇ: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İtiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-İtiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-İtiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.f ve İİK'nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.



AYNI EYLEME İKİ AYRI CEZA VERİLEMEYECEĞİNDEN İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN FESHİNİN HAKSIZ OLDUĞU

YARGITAY   9. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/12229 Karar Numarası: 2020/610 Karar Tarihi: 20.01.2020 KAVGA NEDENİYLE ÖNCE KINAMA CEZASI A...